Uluslararası Felsefe ve İslami İlimler Sempozyumu
  
  ONLINE
  25-26.MART,2022
     
KATEGORİ  
Din
YER   ONLINE
TARİH   25-26.MART.2022
DÜZENLEYEN KURULUŞ   Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi

ETKİNLİK MERKEZİ   ONLINE
ORGANİZATÖR KURULUŞ  
ETKİNLİK WEB SAYFASI   ilahiyat.bingol.edu.tr/duyurular/uluslararasi-felsefe-ve-islami-ilimler-sempozyumu/
DAVET KONAKLAMA LİNKLER İLETİŞİM
İster din-felsefe isterse akıl-nakil ilişkileri olarak anlaşılıp değerlendirilsin, dini veya şer’i ilimler (ulûm-u diniyye/şer’iyye) ile aklî veya felsefî ilimler (ulûm-u akliyye/felsefiyye) arasındaki ilişkilerin tarihsel gelişimi İslam dünyasında hep tartışmalı olagelmiştir. İslam’ın ilk dönemlerinde birbirinden nispeten bağımsız bir şekilde ve farklı zamanlarda teşekkül eden bu disiplinlerden özellikle nazari olanları, 12. yüzyıldan itibaren bir mezc dönemine girmişlerdir. Söz konusu mezcin köklerini dini ilimlerdeki yöntem arayışları çerçevesinde daha geriye götürmek mümkün ise de Ebû Hamid Gazzâlî’nin mantık ilmini olumlayan ve dini ilimlerin tamamı için bir yöntem olarak belirleyen tavrı ve devamında Razi’nin bunu hayata geçirmeye çalışması bir dönüm noktası olmuştur. Felsefe, kelâm, tasavvuf ve kısmen fıkıh usulünün birbirlerinden etkilendiği ama bir açıdan da felsefenin diğer disiplinleri yöntem, kavram ve teorileriyle etkilediği bu dönem İslam dünyasının uzun yıllar hâkim anlayışı olmuştur. Batıda yeniden doğuş olarak kabul edilen yeni bir bilgi ve yöntem anlayışının ortaya çıkmasına ve ilerleyen dönemlerde kısmen de olsa bunun İslam dünyasında makes bulmasına rağmen söz konusu anlayış İslam dünyasında yüzyıllarca hâkimiyetini devam ettirmiştir. Ancak bu hâkim anlayışın farklı gerekçelerle eleştirildiği, bir bozulma ya da gerilemeye sebep olduğu şeklinde değerlendirildiği de görülmektedir.

Söz konusu durum, 18. yüzyıldan itibaren İslam dünyasındaki modernleşme çabalarını da bünyesine almış, dini metinlerin anlaşılmasından toplumsal hayata, eğitim müfredatlarından siyasal yapılanmaya kadar pek çok sorunla ilgili tartışmaları içeren daha büyük bir problematiğe dönüşmüştür. İslam toplumlarının hâlihazırda yaşadığı can yakıcı sorunların da bir şekilde kendisiyle ilişkili olduğu bu problematik, elbette akademik camianın da gündemini meşgul etmeye devam etmektedir.

Bu bağlamda, yukarıda geniş bir çerçevesi çizilen bu problematiğin ilmi bir toplantıda ele alınması amaçlanmıştır. Tarihsel perspektif önemli olmakla birlikte özellikle yükseköğretimde din eğitimi ve müfredatı, öğrenci yeterlilikleri, “İslami ilimler” kavramının sınırları, multidisipliner çalışma olanakları ve yöntem sorunları gibi güncel meselelere odaklanmak bu toplantının ana hedefini teşkil etmektedir.

Geri