Uluslararası Kuran ve Tarih Sempozyumu
  International Symposium on Quran and History
  ONLINE
  14-15.EKİM,2023
     
KATEGORİ  
Multidisipliner
YER   ONLINE
TARİH   14-15.EKİM.2023
DÜZENLEYEN KURULUŞ   Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi

ETKİNLİK MERKEZİ   ONLINE...ONLINE...ONLINE...ONLINE
ORGANİZATÖR KURULUŞ  
ETKİNLİK WEB SAYFASI   kuranvetarihsempozyumu.bingol.edu.tr/
DAVET KONAKLAMA LİNKLER İLETİŞİM
Sempozyumun Amacı

Kur’ân-ı Kerîm kâinatın ve insanın yaratılışına, geçmişe, yaşanılan zamana ve geleceğe dikkat çekmek, peygamberlerle insan hayatının çeşitli yönlerine yer vermek, eski kavimlerin davranışlarının iyilerinden örnek, kötülerinden ibret alınmasını tavsiye etmek, peygamberlerin birbirinin ardı sıra gönderilmesini vurgulayıp risâletin tek olduğunu bildiren evrensel bir anlayış getirmek suretiyle müslümanların tarihe duydukları ilgiyi beslemiştir. Kur’an’a göre tarih insanoğlunun ve âlemin tarihidir, çünkü Allah âlemlerin rabbidir. İnsan yeryüzünde Allah’ın halifesidir; ona düşen vazife sünnetullaha uygun bir cemiyet ve medeniyet oluşturmak suretiyle yeryüzünü imar etmek ve kendini tanımaktır. Muhammed İkbal, Kur’an’a göre insan bilgisinin üç kaynağından birinin beşer tarihi olduğunu söyler. Ona göre Kur’an’ın en esaslı beyanlarından biri, fertlerin ve milletlerin kötü amellerinin karşılığını bu dünyada göreceğine işaret etmesidir. Bu hükmü pekiştirmek amacıyla Kur’ân-ı Kerîm’in sürekli tarihten misaller getirdiğini ve insanları beşer türünün mâzide ve haldeki hayat tecrübeleri üzerinde düşünmeye davet ettiğini belirtir. Tarihî malzemenin insanı terbiye etmek ve ona sünnetullahı öğretmek maksadıyla kullanıldığı Kur’an’da tarih karşılığında “Allah’ın günleri” “kasas”, “nebe’” ve çoğulu “enbâ’”, “haber” ve “ahbâr”, tarihî olay için “hadîs” kelimeleri kullanılmıştır Kur’ân-ı Kerîm’de kıssalarla çeşitli milletlerin yaşayış ve düşünüşleri, davranışları, kaderlerini etkileyen çarpıcı unsurlar vurgulanarak onların kaderlerini yönlendiren unsurlar ibret alınması için bütüncül bir yaklaşımla ortaya konmuştur. Yaratılış gayesine uygun hareket eden ve tevhid inancına bağlı olan insanların doğru yola ulaşmalarını sağlayan kıssalar, herhangi bir ırkın veya milletin tarihine odaklanmadığı gibi insanlık tarihini bir bütün halinde ele alarak müslümanların dünya tarihine yönelmesini sağlamıştır.

Müslümanların yaşamı için başlıca kaynak olarak Kur’an, İslam öncesinde insanlığa inzal edilmiş olan Tevrat, Zebur ve İncil gibi diğer ilahi kitaplarda vazedilen hususlar hakkında da insanlara çeşitli malumatlar vermiştir. Esasında Allah’ın Hz. Adem’den beri peygamberler vasıtasıyla insanlığa göndermiş olduğu temel mesajın son halkasını oluşturması hasebiyle Kur’an, bir taraftan insanlığın başlangıcından beri var olan evrensel ilkelerin insanlığa yeniden hatırlatılması anlamına gelirken öbür taraftan tarihin otantik bir kaynağı olması hasebiyle mezkûr kitaplarda anlatılan -fakat kısmen ya da bütünüyle değiştirilmiş olan- hikâyelerin orijinal biçimini Müslümanlara sunmaktadır. Zira Hz. İbrahim, İshak ve Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Mûsâ ve İsa gibi peygamberler ile Nuh tufanı, İsrailoğulları’nın tarihi, Musa’nın Firavun’la mücadelesi gibi konular Kitab-ı Mukaddes’le Kur’an’da yer alan ortak anlatılar olarak zikredilebilir.

Kur’an hususen Tevrat ve İncil hakkında daha detaylı malumatlar verirken bu kitaplarda bulunan birçok kıssayı kendi bakış açısı ve üslubuyla zikreder. Bu minvalde Kur’an, tarihi bir kayıt olarak Yahudi inanç ve uygulamalarını eleştirir ve Yahudilerin kutsal kitaplarını orijinal ve otantik şekliyle muhafaza edemediklerini açıkça söyler. Yine Hz. İsa’nın Tanrı olarak kabul edildiği ve teslis olarak bilinen sistemin de Hz. İsa’nın tebliğinin içerisinde bulunmadığını bu inancın sonrakilerin müdahaleleri neticesinde teşekkül ettiğini açıkça söyler.

Diğer taraftan Kur’ân-ı Kerîm’de bazı sûre ve âyetlerde Mekke şehri, Kâbe, Kureyş kabilesi ve Câhiliye devri Arap toplumunun dinî ve içtimaî durumu, hayat telakkileri, Hz. Muhammed’in çocukluğu, peygamber olarak görevlendirilmesi, vahiy alışı, Mekke dönemindeki tebliğ faaliyetleri, Habeşistan’a ve Medine’ye hicret, muhacirler ve ensar, hicret etmeyenler, Mekke’deki münafıklar, hicret sonrası faaliyetler, Medine’de müslümanların durumu ve Resûl-i Ekrem’e gösterdikleri bağlılık, Medine devri münafıkları, bedevîler ve Ehl-i kitap ile münasebetleri, Mekkeli müşriklerle münasebetleri, Bedir, Uhud, Hendek gazveleri, Hudeybiye Antlaşması, Mekke’nin fethi, Huneyn ve Tebük gazveleri gibi konulara yer verilmek suretiyle İslâm dünyasında tarihin ve tarih yazıcılığının, siyer ve megâzî konularının âdeta planı çizilmiştir. Ayrıca Kur’an’da Mekkî ve Medenî sûrelerin ayrılması tarih bilincinin oluşmasına ve gelişmesine yardımcı olmuş, başta esbâb-ı nüzûl olmak üzere geçmiş peygamberlerle kavimlerin daha yakından tanınması ve ilgili âyetlerin daha iyi anlaşılması ihtiyacı müslümanları tarih araştırmalarına sevketmiştir. Bütün bu nedenlerden dolayı bu sempozyum, Kur’an ve Tarih ilişkisini bütüncül bir perspektifle ele almayı amaçlamaktadır.

Geri